Gökyüzü Altındaki Berlin

Almanya'nın başkenti olan Berlin üç buçuk milyonluk nüfusuyla hem Almanya'nın hem de Orta Avrupa'nın en büyük şehri. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yarısı Sovyetlerin diğer yarısı ise müttefiklerin yani Fransa, Birleşik Krallık ve ABD'nin kontrolüne giren ve hukuken bölünen şehir, 1961 yılında inşa edilen meşhur Berlin Duvarı ile fiilen de bölünmüş. 1989 yılında ise bilindiği üzere duvar yıkılmış ve savaştan sonra ikiye bölünen şehir ve daha sonra 1990 yılında Almanya birleşmiş. Bu süreçte Berlin'in doğusu Demokratik Alman Cumhuriyeti'nin (Deutsches Demokratisches Republik/DDR) başkentliğini yapmışken, Batı Almanya'nın başkenti Berlin değil, Bonn olmuştur. Berlin ise birleşmeden sonra birleşmiş Almanya'nın başkenti olmuştur. Herhangi bir eyalete dahil olmayan Berlin, -Hamburg ve Bremen gibi- kendisi tek başına bir eyalet yani stadtland'tır.

1. Berlin'e Neden Gidilir?

Berlin'in Avrupa'nın en büyük ülkesinin, en büyük şehri olması aslında bu sorunun cevabını vermektedir. Türkiye için İstanbul, Fransa için Paris, Birleşik Krallık için Londra ne ise, Almanya için de Berlin de odur. Ancak belirtmem gerekir ki Almanya'da oldukça homojen olarak dağılmış bir yerleşim söz konusu olduğu için Almanya içinde olup sadece Berlin'de bulabileceğiniz pek bir şey (Berlin Duvarı gibi Berlin'e özgü şeyler hariç) olduğunu söyleyemem fakat büyüklüğünden dolayı diyebilirim ki Almanya'daki her şey Berlin'de de bulabilirsiniz. Tabii bu durumu özetlemek için kullandığım bir tabir.

Berlin'in bence en ünlü olduğu husus müzeleri. Bergama'dan götürülen(!) yapıların sergilendiği Pergamon, Pergamon ile birlikte "Müzeler Adası"nı oluşturan Bode Museum, Neues Museum, Altes Museum, Alte Nationalgalerie "Müzeler Adası"nın bir tarafındaki Alman Tarih Müzesi, diğer tarafındaki DDR Müzesi şehir merkezinde olmaları dolayısıyla kolay bir şekilde ulaşabileceğiniz ve çok geniş bir kitleye hitap eden müzeler. DDR Müzesi, Doğu Almanya'daki hayatın görülebilmesi açısından oldukça değişik bir müze, Alman Tarih Müzesi ise Almanya'nın kuruluşundan günümüze kadar olan dönemin anlatıldığı oldukça kapsamlı bir müze. Ne yazık ki burada belirttiğim müzelerin hepsi ücretli.

Altes Museum, Lustgarten ve Berliner Dom

Bu müzelere ulaşmak için öncelikle "Müzeler Adası"na gelmeniz gerekiyor. Brandenburger Tor tarafından başlayarak Unter Den Linden üzerinden gelebileceğiniz gibi Alexanderplatz tarafında, televizyon kulesinin altından geçerek de buraya ulaşabilirsiniz. Adaya ulaştığınızda sizi Berline Dom karşılayacak. Bu arada burada ada denmesinin sebebi, müzelerin bulunduğu alanın Berlin'den geçen nehir olan Spree'nin iki kolu arasında kalmış olması.

Berliner Dom ve Berlin Televizyon Kulesi

Berlin'deki müzeler elbette bu saydıklarımdan ibaret değil, Berlin Duvarı Anıtı, Yahudi Müzesi, Alman Teknik Müzesi, Casusluk Müzesi Berlin'deki diğer ilginç müzeler. Bunun haricinde açık havada ziyaret edilebilecek East Side Gallery ve Yahudi Anıtı ziyaret edilmesi gereken yerlerden.

Yahudi Anıtı

Müzeleri ziyaret haricinde önceden kayıt yaptırmak suretiyle Almanya'nın parlamento binasını yani Bundestag'ı da ziyaret edebilir, camdan kubbesinden manzarayı seyredebilirsiniz.

Parlamento Binası ve cam kubbesi 

Berlin'i ziyaret etmek için müzeler haricindeki bir diğer sebep ise bence binaları. Büyük çoğunluğu savaşta yıkılmış olsa da aynen eskisi gibi yeniden yapılmış. Bunlardan bence en güzelleri Gandarmenmarkt. Burada karşılıklı olarak inşa edilmiş bulunan Deutscher Dom ve Französischer Dom oldukça ihtişamlı binalar.

Deutscher Dom

Bu iki yapının arasında bulunan Konzerthaus da görülmeye değer diğer bir yapı. Bu üç yapının bulunduğu yer Gandarmenmarkt olarak adlandırılıyor.

Konzerthaus ve Gandarmenmarkt

Berlin'deki muhtemelen en ünlü yapı ise Brandenburger Tor. Unter den Linden'in başında bulunan Brandenburger Tor, önünden geçen duvarla 30 yıla yakın bir süre ihtişamını saklamış olsa da bugün şehrin ve hatta tüm ülkenin sembolü olma niteliğini taşıyor.

Brandenburger Tor

Duvardan bahsetmişken Checkpoint Charlie'den de bahsetmemek olmaz. Şehir ikiye bölündükten sonra, bölünen kısımlar arasındaki geçiş sınırlandırılmış ve kontrol noktaları kurulmuştur. Bu noktalar haricinde iki kısım arasında geçiş yapmak yasaklanmıştır.

Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya geçen için konulmuş temsili bir uyarı yazısı

Kurulan bu kontrol noktalarından en ünlüsü ise kuşkusuz Checkpoint Charlie yani kabaca C Kapısı. Günümüzde şehir içi bir yol olan Friedrichstrasse'de bulunan Checkpoint Charlie'de temsili bir polis noktası ve birlikte fotoğraf çektirilebilecek ve tarihi üniformalar giymiş askerler bulunuyor. Burada askerlerle fotoğraf çektirebilir veya pasaportunuzu mühürletebilirsiniz. Ayrıca burada duvarla ilgili bilgiler içeren ve açık kısmı ücretsiz gezilebilen bir nevi müze de bulunuyor.

Checkpoint Charlie

Berlin Duvarı'nı yerinde görebileceğiniz yer ise East Side Gallery. Spree'nin kenarında inşa edilmiş duvarın Doğu Berlin tarafına bakan kısmı günümüzde hem savaş hem ayrımcılık karşıtı pek çok yazı ve resim ile varlığını sürdürüyor. Bunlardan beni en çok etkileyeni ise Doğu'dan Batı'ya geçmeye çalışırken öldürülenlerin anıldığı aşağıdaki kısım:

Burada öldürülen her kişi bir gül ile resmediliyor. Hemen belirteyim ki duvar DDR yönetimi tarafından, DDR'da yaşayanları Batı Almanya'ya geçmelerini engellemek için yapılmış. Batı Almanya'da yaşayanların DDR'a geçmeleri mümkün. DDR'da yaşayanlar ise sadece izin verilen ülkelere gidebiliyorlar. DDR Müzesi'nde buna ilişkin de bir bölüm mevcut.

Berlin'i ziyaret etmek için diğer bir sebep ise şehirde bulunan parklar. Bunların en meşhuru Tiergarten. Yaklaşık iki kilometrekarelik bir alanı kaplayan park, dünyadaki en büyük şehir içi parklarından birisi. Parkın bir köşesinde Brandenburger Tor bulunurken, diğer köşelerinde Potsdamer Platz ve Zoolischergarten yani hayvanat bahçesi bulunuyor. 

Tiergarten

Berlin'deki diğer önemli parklar ise özellikle haftasonları oldukça kalabalık ve eğlenceli olabilen Mauerpark ile eski havalimanı olan ve günümüzde insanların havalimanının pistinden hobilerini gerçekleştirmek için yararlandıkları Tempelhof.

Tempelhof'un pisti

Berlin denince akla gelen şeylerden birisi de şüphesiz müzik. Tekno müziğin başkenti diye nitelendirilebilecek Berlin'de -eğer içeri girmeyi başarabilirseniz- Berhain, dünyanın en meşhur gece kulüplerinden biri olarak, size çok farklı bir deneyim yaşatacaktır. Tam tersi istikamette bir tarz benimsemişseniz, Berlin Filarmoni Orkestrası da size dünyanın en ünlü konser salonlarından birine sahip orkestrasıyla, beklentilerinizi sonuna kadar karşılayacaktır. 

2. Berlin'e Ne Zaman Gidilir?

Oldukça nemli ve sık sık yağışlı bir iklime sahip olan Berlin'e gitmek için özel bir mevsim öneremem. Zira yazın gittiğinizde de oldukça soğuk ve yağmurlu bir havayla karşılaşmanız mümkün. Bu nedenle Berlin'e yılın her zamanı gidilebilir. Kışın oldukça soğuk olduğunu ve dolayısıyla buna hazırlıklı olmanızı, ayrıca her mevsim yağmur ihtimalini de göz önünde bulundurmanızı öneririm. 

3. Berlin'e Nasıl Gidilir?

Berlin'e uçakla gelecekseniz hangi havalimanını kullanacağınıza dikkat edin, zira Berlin'de iki havalimanı bulunuyor. Bunlardan TXL kodlu Tegel Havalimanı şehrin esas havalimanı olup kuzeydoğusunda bulunuyor. Almanya açısından enteresan bir husus olarak belirtmek isterim ki havalimanı terminaline ne metro, ne tramvay ne de normal demiryolu şebekesi vasıtasıyla ulaşılabiliyor. Dolayısıyla ya yakındaki U-Bahn istasyonuna ulaşmanız ya da terminalden kalkıp doğrudan şehre gelen otobüsleri kullanmanız gerekiyor. Yolculuk otobüsten ineceğiniz yere göre değişebilmekle birlikte 15-20 dakika arası sürüyor.

Berlin'deki diğer havalimanı ise genelde düşük bütçeli havayollarının kullandığı SXF kodlu Schönefeld Havalimanı. Schönefeld'e hem S-Bahn ve bölgesel trenlerle hem de otobüsle ulaşmanız mümkün. Ancak buna ilişkin iki uyarı yapmak isterim. İlk olarak, Schönefeld, Tegel'den farklı olarak tarife bölgelerinden C içinde kalıyor. Dolayısıyla siz A+B bölgesinde geçerli günlük bilet alırsanız ve bilet kontrolüne rastlarsanız biletsiz yolcu muamelesine maruz kalırsınız. Dolayısıyla baştan, az bir fark (tek kişi için 0.70 €) vererek, tüm bölgelerde geçerli bir bilet almanız faydanıza olacaktır. Bu bölgelerin ne anlama geldiğine aşağıda değineceğim. İkinci uyarım ise Schönefeld'e trenle gelecekler için çünkü buradaki tren istasyonu havalimanına biraz uzak ve uçağa bineceğiniz terminale ile yükünüze göre değişmekle birlikte 10-15 dakikaya kadar yürümeniz gerekebilir. Dolayısıyla seyahat planınızı yaparken bunu dikkate almanızı öneririm.

İtiraf etmek gerekir ki Berlin'in iki havalimanının da terminalleri pek şehre yakışmıyor. Bu nedenle Schönefeld'in tam karşısına yeni bir terminal (BER kodunu ve Berlin Brandenburg adını alacak) inşa edildi ama yıllardır çeşitli sebeplerle açılamıyor.

Eğer şehre Avrupa içinden gelecekseniz muhtemelen trenle geleceksinizdir. Berlin oldukça büyük bir şehir olduğu için hızlı trenler (ICE) bile şehir içindeki en az iki ayrı istasyonda dururlar. Eğer trenle gelecekseniz trenin Berlin'deki hangi istasyonlarda duracağını ve kalacak yerinizin bunlardan hangisine yakın olduğu öğrenmeniz faydalı olacaktır. Böylece örneğin batıdan geliyor ve Spandau'da kalacaksanız ve treniniz muhtemelen öncelikle burada duracaktır. Bunu öğrenirseniz HBF'dan geri Spandau'ya gelmek zorunda kalmazsınız. Benzer şekilde treninizin son durağı Ostbahnhof  ve kalacak yeriniz buraya yakın ise HBF'da inip aktarma yapmanız gerek kalmaz.

4. Berlin'de Nasıl Gezilir?

Berlin'in en güzel taraflarından birisi de büyüklüğüne rağmen yukarıda da açıklamış olduğum pek çok yeri yürüyerek gezmeniz mümkün. Ancak yine de öncelikle U-Bahn ve S-Bahn sisteminden ve yukarıda değindiğim tarife uygulamasından bahsetmek isterim. Berlin'de oldukça gelişmiş bir metro ve banliyö treni sistemi mevcut. Bu sistemin haritasına buradan ulaşabilirsiniz. Haritanın ortasındaki altıgen bölge A, haritanın çevresinde kalan koyu gri kısım C, bunların arasındaki bölge ise B bölgesi. Bileti A+B, B+C veya A+B+C şeklinde alabiliyorsunuz. Yani her bir bölge için münferit bir bilet yok ama bahsettiğim üzere A+B ile A+B+C bölgelerinde geçerli biletler arasındaki fiyat farkı 70 cent. Dolayısıyla bu bölge sistemi satın alırken çok fark yaratmıyor. 

U-Bahn

Eğer üç ila beş kişi arasındaki bir grup ile birlikte geziyorsanız, tek tek 7€ tutarındaki günlük biletler yerine 19,90€ (A+B+C için 20,80€) karşılığında 5 kişilik günlük bilet almanız daha avantajlı olacaktır. Ancak bu bileti sadece birlikte gezdiğinizde kullanabilirsiniz. Bu biletle tüm şehir içi ulaşım araçlarını (U-Bahn, S-Bahn, tramvay, otobüs) kullanabilirsiniz. Hemen belirteyim alacağınız günlük bileti, yapacağınız ilk yolculukta, peronlarda veya otobüs ve tramvay içlerinde bulunan sarı kutu şeklindeki makinelerde damgalatmanız gerekiyor. Zaten bilete bakarsanız neresinden damgalatacağınızı ok işareti ile gösterildiğini görürsünüz. Bunu atlar da bir kontrole denk gelirseniz biletsiz yolcu muamelesi görürsünüz. Bu arada Berlin'de oldukça sık bir şekilde bilet kontrolü yapıldığını da söylemeliyim. 

Yürüyerek gezme tavsiyem ise şu şekilde: Bir vasıta ile Alexanderplatz'a geldikten sonra yürüyerek "Müzeler Adası"na gelebilirsiniz. Bu sırada yol üstünde kalacak olan televizyon kulesine çıkabilirsiniz. "Müzeler Adası"nda yukarıda saymış olduğum müzelere ve bununla birlikte Berliner Dom'a girebilirsiniz. Adayı doğrudan geçerseniz Humbolt Üniversitesi'nin önüne çıkacaksınız. 

Humbolt Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Bulunduğunuz bu cadde "Unter den Linden" ve bu caddenin sonu Brandenburger Tor. Cadde üzerinde yürürken Charlottenstrasse'den sola dönerseniz Gandarmenmarkt'a, bir sonraki cadde olan Friedrichstrasse'den ise sola dönerseniz Checkpoint Charlie'ye ulaşabilirsiniz. Bu iki nokta aynı hizada sayılabileceğinden önce birine sonra diğerine uğrayıp oradan geri Unter den Linden'e dönüp sola doğru devam ederseniz Brandenburger Tor'a ulaşacaksınız. Tor'un içinden geçtikten sonra sağa dönerseniz Bundestag'a yani parlamentoya, sağa dönerseniz önce Yahudi Anıtı'na devamında Potzdamer Platz'a ulaşacaksınız. Dolayısıyla yukarıda bahsetmiş olduğum yerlerin pek çoğuna yürüyerek ulaşmanız mümkün.

Yürümek haricinde Brandenburer Tor ve çevresine aynı isimli istasyondan, Checkpoint Charlie'ye Kochstrasse istasyonundan, East Side Gallery'e Ostbahnhof veya Warschauer Strasse istasyonlarından ulaşmanız mümkün. East Side Gallery için bu iki istasyondan birinde inip, diğeri istikametinde duvar boyunca yürüyüp, diğer istasyondan tekrar trene binmeniz mümkün. Yukarıda bahsettiğim Tempelhof'a Paradestrasse veya Bahnhof Tempelhof, Mauerpark'a Bernauer Strasse istasyonlarını kullanarak ulaşabilirsiniz. Birazdan sözünü edeceğim Kreuzberg'e Kottbussertor, Gedaechtniskirche'ye ve hayvanat bahçesine Zoolischergarten, KDW'ye Wittenbergplatz istasyonları üzerinden ulaşabilirsiniz.

5. Berlin'de Ne Yapmalı?

Aufsturz'da yüzlerce çeşit içecekten bazılarını deneyebilir, Il Casolare'de pizza yiyebilir, Barn'da kahve içebilirsiniz. Türk Mahallesi olarak bilinen Kreuzberg'te gezebilir, İkinci Dünya Savaşında yıkılan ama olduğu şekliyle bırakılan bir kilise olan Gedaechtniskirche'yi ziyaret edebilirsiniz. O tarafa gitmişken muhakkak Kaufhauf des Westens'i yani KDW'yi de ziyaret etmeli ve bilhassa her türlü gurme lezzeti barındıran en üst katını görmelisiniz. Buradan 200 numaralı otobüse binerek Potsdamer Platz'a ve Sony Center'a gidebilir, hava güzelse buradan Tiergarten'da yürüyüşe başlayabilir ve park içinde piknik yapabilir, yürüyüşünüzün sonunda Almanya Cumhurbaşkanlığı'nın resmi konutu olan Bellevue'ye ulaşabilirsiniz. Fazladan bir gününüz varsa Potsdam şehrine gidebilirsiniz. Potsdam ile ilgili anlatacak pek çok şey olduğu için orayı ayrı bir yazıya ayırdım.

Eminim ki Berlin ile ilgili unuttuğum çok şey vardır. Eksiklikleri fark ettikçe tamamlamaya yahut ikinci bir yazıyla eklemeye çalışacağım. Güzel gezilere vesile olması dileğiyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Low-Cost Carrier (LCC) Nedir?

Baltık Feribotları

Almanya Demiryolu Rehberi-I